‘AKILLI ŞEHİRLER’ TASARLIYOR

MIT’de yer alan ‘Senseable City’ laboratuvarının kurucusu Carlo Ratti bireylerin yaşam stillerini ve şehirlerin altyapısını değiştirecek projelere imza atıyor.

Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) yer alan ve akıllı şehirlerin geleceğine yön veren Senseable City (Akıllı Şehir) laboratuvarının kurucusu ünlü İtalyan mimar ve aktivisit Carlo Ratti, Amerikan Wired Dergisi tarafından dünyayı değiştirecek 50 isim arasında gösteriliyor.  “Akıllı şehirler hedef kitlesiyle iletişim kurabilir, data ve bilgi aktarımında bulunabilir. Akıllı şehir girişimleri arttıkça, o şehirlerde yaşayan kişiler de bu değişimin aracıları olacak.” diyen Ratti ile inovatif projeleri hakkında konuştuk

MIT’de yer alan Senseable City laboratuvarını ne zaman ve hangi amaçla kurdunuz? 2013 yılında ne gibi projelere imza attınız?
Bu laboratuvarı 2004 yılında kurdum. Canlılar gibi şehirlerin de hissedebildiğini ve karşılık verebildiğini düşünüyorum. Bu laboratuvarda yeni teknolojilerin şehir hayatını, tasarımı ve şehircilik anlayışını nasıl etkilediğine yönelik araştırmalar yapıyorum. Sensörlerle elektroniğin, çevre-mimariyle olan ilişkisini inceliyorum.  10 yıl öncesine dönüp baktığımızda o döneme ait teknolojilerin ulaşım, iletişim ve üretime yönelik alanlarda farklı fırsatlar vaat ettiğini gözlemlemiştik. Bu konsept doğrultusunda Senseable City laboratuvarı aracılığıyla son dönemdeki gelişmelerin şehir hayatına nasıl etki edeceğini analiz ediyoruz. 2 kişiyle başlayan çalışmalarımız bugün Singapur ve Boston’da 40 araştırmacıyla devam ediyor. 9 yıl boyunca dünya genelinde 200’ü aşkın araştırmacıdan da destek aldık. 2013 yılında farklı projeler üzerinde çalıştık. Lokal ısınma projemiz, ısıtma sistemlerinde kullanılan enerji tüketimini azaltmayı hedefledi. Dinamik olarak kontrol edilen lokal ısıtma sistemlerinde enerji sarfiyatını azaltacak farklı bir yöntem bulduk. ‘Signature of Humanity’ projesi kapsamında dünyanın farklı noktalarındaki networklerle iletişim kurduk. Beton teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik projelerde aktif rol aldık.

Amerikan Wired Dergisi tarafından dünyayı değiştirecek 50 isimden biri seçildiniz. Bu konu hakkında nasıl bir yorumda bulunursunuz? 2014 hedefleriniz neler?
Dünyayı gerçekten değiştirip, değiştiremeyeceğimi bilmiyorum. Ama toplumların, vatandaşların hayat kalitelerini yükseltebilmek için elimizden geleni yapıyoruz. Akıllı şehirler hedef kitlesiyle iletişim kurabilir, data ve bilgi aktarımında bulunabilir. Sensörler ve dijital teknolojiler, şehirlerimizi açık havada çalışabilen bilgisayarlara dönüştürebilir. Teknoloji değil, insan odaklı projeler geliştiriyoruz. Akıllı şehir girişimleri arttıkça, o şehirlerde yaşayan kişiler de bu değişimin aracıları olacak. Şehir hayatını değiştirecek yeni teknolojileri araştırmak bizi fazlasıyla heyecanlandırıyor. Yeni sensör ve elektronik araçlarla ‘kent’ kavramına yeni bir bakış açısı katıyoruz. İçinde bulunduğumuz dijital çağda, dijital toplumlarla birlikte mimari süreçler ve kentler de derin bir değişimin içine girdi. ‘İletişim teknolojileri’ olarak değerlendirilebilecek her türlü bilgi ve veri trafiğini çalışmalarımıza yansıtıyoruz. Bu çerçevede 2014 yılında da dijital çevreyi derinlemesine inceleyeceğiz. Kent ve mimarlık alanında devrimsel projelere imza atmaya devam edeceğiz.

Dünya genelinde en çok dikkat çeken projelerinizden birkaç örnek verebilir misiniz?
Araştırma projelerimiz, bireylerin yaşam stillerini ve şehirlerin altyapısını ileri teknolojilerle geliştirme konsepti üzerine kurulu… 2008’de Zargoza Expo’su için Digital Water Pavillion (DWP-Dijital Su Pavilyonu) projesini geliştirdik. DWP, geleneksel bir yapıdan ziyade bir makine olarak algılanmalı. Bu çerçevede yaşayan ve çevresini algılayan interaktif bir yapı tasarladık. Algılayan ve cevap veren bir mimari yapı olarak düşünülen DWP, ‘kelimenin tam anlamıyla akışkan bir yapı nasıl olabilir?’ sorusundan yola çıkılarak tasarlandı. ‘Su’yu mimari bir eleman olarak kullanmayı hedefleyen DWP, basit dikdörtgen formu ve sudan oluşan duvarları ile interaktif bir yapı. Duvarlar dijital olarak sensörler aracılığıyla kontrol edilen su damlalıklarından oluşarak çeşitli desen, yazı ve insanların geçebilecekleri boşluklar oluşmasını sağlıyor. Yapıda kullanılan elemanlar iki kutu ve dikey düzlemde hareket edebilen bir çatı. Çatı istendiği zaman yere indiriliyor ve bir su havuzuna dönüşebiliyor. Seattle’da yürüttüğümüz bir diğer önemli projemiz ise çöpe atılan eşyaların takibini gerçekleştirerek ne kadar enerji harcadıklarına dikkat çeken ‘Trash I Track’ti.

Smart, inovatif projeler geliştiriyor
Singapur’da ‘Singapore-MIT Alliance for Research and Technologies’ (Smart) adlı bir araştırma şirketlerinin daha bulunduğunu ifade eden Carlo Ratti, “Smart, MIT’nin Amerika dışındaki ilk araştırma merkezi. Burada 10 araştırmacı görev yapıyor. Singapur, teknoloji ve şehir planlaması arasındaki bağlantıyı analiz etmek açısından son derece elverişli bir konuma sahip. Burada son olarak data verilerinin kurulumuna yönelik bir proje gerçekleştirdik. Şehre yönelik big data verilerine ulaşabilmek için sezgisel ve ulaşılabilir yazılım araçlarına konsantre olduk.” diyor.