BALKAN MÜZİĞİNİN PRENSİ: GORAN BREGOVIC
Uzun yıllar ‘Beyaz Düğme’ grubu ile rock müzik yapan Goran Bregovıc, İstanbul’daki konserinde sahneyi paylaştığı grubun solisti olarak rock star kimliğini hayranları ile paylaştı.
Goran Bregovic’i her zaman çok sevdik. Balkan müziğini dünyaya yayan şarkıcıyı hep kendimize yakın bulduk. Saraybosnalı şarkıcı bunun sebebini aynı kültürden gelmemize bağlıyor. Gençliğinde konservatuarı bırakarak Beyaz Düğme (Bijelo Dugme) rock grubuna katılan ve bir dönem ülkesinin en ünlü rock starı olan müzisyen aynı grupla İstanbul’da sevenlerine tadına doyulmaz bir konser verdi. Biz de ‘Balkanların prensi’ ile özel bir söyleşi gerçekleştirdik.
Müzik ne zaman girdi hayatınıza?
Çok genç yaşlarımda girdi. Benden büyük olan kişilerle bir arada olup çalmayı öğrendim.
‘Beyaz Düğme’ müzik grubunda rock müzik yapıyordunuz, bahseder misiniz?
Evet, rock müziği çok seviyordum ve grubumla birlikte çok ünlü olmuştuk. Savaşın çıkıp ülkemde olayların bu noktaya geleceği o zamanlar aklıma gelmezdi. Ünlüydüm ve çok iyi para kazanıyordum.
Savaş başladığında neredeydiniz?
Paris’teydim ve orada her şeye sıfırdan başladım.
Türk müziğinin Balkan müziğini etkilediğini düşünüyor musunuz?
Aksi mümkün mü? Balkanlar Osmanlı himayesinde yaşadı. Sadece müziğimiz değil yemek kültürümüz de benziyor.
Hangi müzik tarzının sahnede sizi daha iyi ifade ettiğini düşünüyorsunuz?
Sanıyorum çağdaş Balkan müziği. Balkan müziği dünyadaki genel sound’un dışında biraz eski bir müzik tarzı. Ben kendimi en iyi Balkan müziği ile ifade ediyorum.
Orkestranızdan bahseder misiniz?
Erkeklerden oluşan bir orkestra. Aralarında geleneksel müzik yapan müzisyenler, çingene kökenliler var. Bulgaristanlı vokallerim var.
Orkestranıza, ‘Düğün ve Cenaze Orkestrası’ adını nasıl verdiniz?
Orkestra geleneği Balkanlarda askeriyeye dayalı bir gelenek olarak yer alıyor. Balkan savaşı ve Birinci Dünya Savaşı dönemlerinde bu bölgede müzik akademileri yoktu ve askeriye bir orkestraya ihtiyaç duyuyordu. O dönem en kolay yol çingenelerin eline bir trompet vermekten geçiyordu çünkü çingeneler her enstrümanı kolayca çalarlar. Böylelikle Budapeşte’den İstanbul’a kadar birçok orkestra kuruldu. Bu orkestralar askeri kökenli olsalar da bir süre sonra düğünlerde çalmaya başladılar. Cenazelerde vefat eden kişinin ardından sevdiği şarkıları çalma geleneği olduğu için cenazelerde de çalıyorlardı. İşte bizim orkestramızın adının hikayesi bu yaşanmışlığa dayanıyor.
Nerede yaşıyorsunuz?
Paris’te yaşıyorum. Belgrad’da uzun zamanlar geçiriyorum sonuç olarak Balkan müziği yaptığım için oradan besleniyorum. Yazlarımı Adriyatik kıyısında geçiririm.
Yılda kaç konser veriyorsunuz?
Yılda 150 konser veriyorum.
Sizce Balkan müziğine neden bu kadar çok ilgi var?
Balkan müziği birçok farklı ve renkli ritmi içinde barındırıyor bu da dinleyicilerin hoşuna gidiyor. Son dönemde Dj’ler de Balkan müziğine yoğun ilgi göstermeye başladı.
Türk seyircisi için neler söylersiniz?
Çok eğlenceli bir seyirci. Yaptığımız müzik onlara çok güzel geçiyor. Türkiye’de bu kadar çok seviliyor olmak beni çok mutlu ediyor. Müzik, ilk insani iletişim yöntemidir. Müzik denen bu dili ne kadar kolay konuşursanız insanlarla o kadar iyi iletişim kurabilirsiniz. Türkiye’de müzik denen dili iyi konuşabiliyorum.
Aileniz?
Üç kızım var, bu büyük bir hazine. Karım ailede dengeyi sağlayan kişi. Ben çok fazla seyahat ediyorum, çok fazla yok oluyorum. Dolayısıyla çocuklarımın annesi bu aileye sahip çıkıyor ve bir arada tutuyor.
Sezen Aksu ile yaptığınız çalışmadan bahseder misiniz?
O çalışmada en çok “Gül” ü sevmiştim. Aksu, büyük bir yorumcu.
Onunla yaptığınız albümde teklif kimden geldi?
Sezen Aksu’dan gelmişti. Onunla tanışır tanışmaz çok iyi anlaştık. O yıldız olarak harika olduğu kadar iyi bir insan. Sezen’le çalışırken bana çok güvendi. Onunla yaptığım konserler çok büyük coşkuyla karşılandı.
Emir Kusturica ile çok büyük kitlelere ulaştınız hangi filmleri müzik yaptınız?
Kusturica’nın en iyi filmlerinin üçünde çalıştım; Yeraltı, Çingeneler Zamanı, Arizona Rüyası.
Çok seyahat ediyorsunuz en sevdiğiniz yerler neresi?
Kuzey ülkelerinden Sırbistan ve Rusya çok güzeldir. Hele Sırbistan, şaşırtıcı bir şekilde gördüğüm en güzel yerlerden biridir diyebilirim. İzlanda’nın da öyle sıra dışı bir güzelliği var ki kendinizi aya gitmiş gibi hissediyorsunuz. New York ve İstanbul gibi büyük kentler ise canlılığı ve kendine has güzellikleriyle beni etkiliyor.
Müzik sizin için ne ifade ediyor?
Kendimi bildim bileli müzik yapıyorum, hayatta para kazanabildiğim tek iş bu. Sahnede olduğum zamanlar mutluyum. Müzik benim hayatım.
İstanbul’a tekrar gelecek misiniz?
Mutlaka geleceğim. İstanbul bana Saray Bosna’nın daha büyük versiyonu gibi geliyor. Kendimi evimde hissediyorum.