Çelişkilerden Renklere: Kolkata

Çelişkilerden Renklere: Kolkata

Hiçbir destinasyona benzemez Hindistan. Rengi solmayan, ruha iyi gelen, hayatın anlamının ipuçlarını paylaşan bir ülkedir. Tüm yoksulluğa ve zor şartlara rağmen adeta bir gökkuşağı gibidir. Hindistan’ın üçüncü en büyük şehri Kolkata da bundan fazlasıyla nasibini alır.

Kutsal Ganj Nehri’nin bir kolu olan Huglî Nehri’nin kıyılarına kurulmuş Kolkata, 14 milyon nüfusuyla dünyanın en kalabalık kentlerinden biri. Perişanlıktan görkeme, bir kontrastlar kenti olan ve dinamizmi hiç bitmeyen bu kente “insan festivali” demek çok da yanlış olmaz. Hindistan’ın en önemli limanı da burada. 330 yıllık bir geçmişe sahip Kolkata, çelişkilerin de kenti; ışık ile gölge, eski ile yeni, zengin ile fakir, gökdelenler ile eski koloni dönemi evleri içiçe. Kolkata’nın, zengin ile fakirin yan yana huzurla yaşadığı, eşsiz kentlerden biri olduğundan ve burada yaşamış bir insanın dünyanın başka hiç bir yerinde mutlu olamayacağından bahsedilir. Çoğu Batılı Kolkata’ya baktığında, yoksulluğun acı veren görüntülerine şahit olsa da resmin bütünü böyle değildir. Kolkata, aynı zamanda Hindistan’ın entelektüel, sanatsal ve kültürel başkentidir. Şairler, yazarlar, sanatçılar yaşamak için bu kenti seçer. Kalabalık caddeleri, tapınak, cami ve çarşı pazarları görmeye değerdir.

Renk cümbüşüne katılın

Kentte neredeyse hiç uyumayan, 24 saat boyunca canlılığını koruyan, büyüleyici renkte bir pazar var. Üzerinden her gün binlerce insanın ve türlü vasıtanın geçtiği, Huglî Nehri’nin iki yakasını birleştiren görkemli Howrah Köprüsü ile altında geniş bir alana yayılmış olan çiçek pazarı çok çarpıcıdır. Buraya şafak vakti gelirseniz, toptancıların perakendecilere açık artırmayla satacağı devasa çiçek balyalarıyla pazara vardığına şahit olursunuz. Bu kadar çok çiçeği bir arada görmek ve gün be gün satılıyor olması size sıradışı gelse de, Hintliler’in her fırsatta tanrılarına çiçek sunduklarını unutmamalı. Her pazar tapınaklar, ellerinde çiçeklerle, en renkli giysileri içinde kalabalık insan toplulukları ile dolup taşar. Çiçek kümeleri arasında dolaşıp satıcı ve alıcıları gözlemlemek keyiflidir. Kulübelerde yaşayan işçilerin nehirde yıkanmaları ve Howrah Köprüsü’nün gün batımı manzarası da kaçırılmaz. Sabah 7 civarında, yerel güreşçiler nehrin biraz gerisinde kalan bir kum alanda marifetlerini gösterirler.

Sokak yiyecekleri cennetini keşfedin

Dinamizm sokaklarda ve pazarlarda, kalabalıkların arasındadır belki ama kentin tam kalbinde, geniş bir yeşil alan olan Maidan Park da tuğla ve çimentonun hakimiyetini hissettirdiği bu kentin sakinlerinin nefes aldığı, aile gezintileri, yürüyüşler, kriket, futbol maçları, at arabası gezintileri ve mola vermek için toplandığı yerdir. Güneyinde Victoria Anıtı ve St. Paul Katedrali bulunur, batısında da Huglî Nehri’nin kıyıları uzanır. Tarihi 1900’lü yıllara dayanan parkın ortasından geçen tramvaya atlayıp yapılacak sakin bir gezinti oldukça keyifli bir aktivite olabilir. Parkta yürüyüş ve aktivitelerden iştahı açılanın aklına ilk Dacres Lane gelir. Bu dar geçit sizi sokak yiyecekleri cennetine ulaştırır. Hint mutfağı, etleri ve baharatlarıyla kendine özgüdür. Papaya ve havuç yahnisi, etli tost, kızarmış sebzeler, wokta kızarmış noodle (erişte), körili tavuk-pilav denemeye değer.

Raj dönemi görkemini görün

Birçok kentin görmeye değer, tarihi mezarlıkları vardır. Kolkata’daki South Park Street Mezarlığı da farklı değil. 1767’den 1840’a kadar kullanılmış bu tarihi mezarlık, güzelliğini el değmemiş olmasına borçlu bir ormanda, kümbetlerden göğe uzanan piramit şekilli mezar ve mezar taşlarıyla adeta Raj dönemine saygı duruşunda bulunan bir vaha. Bazı mezarlar zamana direnmekte zorlansa da, Kolkata’nın sömürge döneminde yaşamış akademisyen, bilim adamı ve botanistlere ait olmaları açısından önemli ve etkileyici.

Kentin sembolünü fotoğraflamadan dönmeyin

Kolkata’nın konumu önemli. Hindistan’ın doğusundaki Huglî Nehri’nin Bengal Körfezi’ne dökülürken genişlemeye başladığı yerde, denizden yaklaşık 100 km içeride kurulmuş ve zamanla büyük bir şehir haline gelmiş. Huglî Nehri üzerinde bulunan, Howrah ve Kolkata şehirlerini birbirine bağlayan, 1874 tarihli Howrah Köprüsü, dünyanın işlek köprülerinden biri. Kentin sembolü olan köprünün fotoğrafını çekmek Kolkata seyahatinin olmazsa olmazlarındandır.

Mermerin dinginliğine sığının

Hindistan’ın dört bir yanındaki mimariye mermer yapılar damgasını vurur. Kolkota’da da Mermer Saray’dan bahsetmeli. Bu sarayvari malikane, 1835 yılında varlıklı Bengalli tüccar ve sanat uzmanı Raja Rajendra Mullick için bir Fransız mimar tarafından inşa edilmiş. Mullick’in amacı, değerli sanat eserlerini burada koruma altına almakmış. Malikane adını, göz kamaştıran beyaz mermer duvarları ile zemininden alıyor. Burada ayrıca, Batı sanatı heykelleri ve Viktorya dönemine ait mobilya koleksiyonu da çarpıcı. Raja Rajendra Mullick tarafından açılan özel hayvanat bahçesi, Hindistan’ın ilk hayvanat bahçesi olma özelliğine sahip. Toskana stilli ve korint başlıklı sütunlarıyla yapının alçı işçiliği ihtişamlı.

Mimarinin senfonisini dinleyin

Bir başka dikkat çekici yapı da, bir tapınak olan ve “Mimaride Bir Senfoni” olarak da adlandırılan Belur Math. Burası ülkenin önemli bir hac merkezi ve ulusal öneme sahip bir miras alanı. Hindistan’ın “Evrensel İnanç” fikrini temsil eden bu yapı, Hindu dinini Batı dünyasına götüren Sri Ramakrishna’nın ünlü öğrencisi Swami Vivekananda tarafından kavramsallaştırılmış. Onun fikri ve vizyonu milyonlara ilham vermiş. Bugün Ramakrishna Misyonerliği, insanlığa özverili bir şekilde hizmet etme sözünün sorumluluğunu sürdürüyor. Sukünetli Ganj Nehri kıyısında yer alan 40 dönümlük kampüs, Ramakrishna, Sarada Devi ve Swami Vivekananda’ya adanmış tapınakları içeriyor. Kampüste ayrıca Ramakrishna Misyonerliği’nin tarihi ile ilgili eserleri içeren bir müze de var.

KAÇIRMAYIN

Bir dünya fenomeni olan Kumartuli’deki Çömlekçiler Kolonisi’nde, yakınlardaki Ganj Nehri yatağından çıkarılan kili işleyerek, Hindu tanrı ve tanrıçalarının büyüleyici heykellerinin yapıldığı yaklaşık 400 atölye görmeye değer.

BERRAK EREN