Dünyanın En Etkileyici Mezar Anıtları

Bir Paris seyahatiydi… Arkadaşlarıma Père Lachaise Mezarlığı’na gitmek istediğimi söylemiştim. Dünyaya mal olmuş ünlü isimlerin burada gömüldüğünü biliyordum, bunun yanısıra etkileyici mezartaşları da vardı.
Arkadaşlarımın tüm itirazlarına rağmen mezarlığı tarihi bir alanı gezer gibi gezdim. Mezarlıklar, kuşkusuz bir seyahat listesinin en başında yer almazlar belki ancak mimarileri, tasarımları ve hikayeleriyle insana bambaşka bir tarihin ve kültürün kapılarını açarlar. Bazı mezarlarsa gerçek anlamda tarihin derinliklerinden bugüne gelmiştir ve anlatacakları çok şey vardır. Tıpkı sizin için derlediğimiz dünyanın en etkileyici bu mezarları gibi…
Roma
Castel Sant’Angelo
Tiber Nehri üzerinde, özgün mimariye sahip, göz dolduran boyutlardaki bu kale, kendine has şekli şemaliyle anında algılanan bir ikondur. Roma İmparatoru Hadrianus’un, kendisi ve ailesi için bir türbe olarak tasarladığı mozoleye imparatorun ölümünden sonra, arzu ettiği gibi külleri, eşi ve oğluyla birlikte konulmuştu. Ondan sonra gelen bazı imparatorlar da mozoleyi beğenerek, öldükten sonra buraya konulmak istemişlerse de, yapı 6. yüzyılda bir papalık kalesine dönüştürülünce bu gelenek sona ermişti. Kale-mozole bugün artık Museo Nazionale di Castel Sant’Angelo adıyla bir müze. Buradaki eklektik koleksiyonda, resimler, heykeller, askeri hatıra eşyaları ve ortaçağa ait ateşli silahlar sergileniyor. Kalenin üst katlarında, Büyük İskender’in hayatından bölümlerin tasvir edildiği fresklerle donatılmış, muhteşem Sala Paolina da dahil olmak üzere, Rönesans dönemini yansıtan büyüleyici mekanlar bulunuyor. İki kat yukarıda ise, Puccini’nin Tosca operasında ölümsüzleştirdiği o efsanevi teras var. Bir zamanlar kentin en yüksek yapısı olan kalenin terası, ayaklar altına serdiği muhteşem manzaralarla Roma’nın en revaçta mekanlarından biri.
Xī’ān
Terakota Ordusu
Dünyanın en ünlü arkeolojik buluntularından biri olan Terakota Ordusu, aynı zamanda Xī’ān’ın ismini dünyaya duyuran önemli bir turistik alan. Binlerce askerden oluşan bu yeraltı ordusu adeta Birinci Çin imparatoru Qin Shi Huang’un ruhunu koruyor. Buraya dünyanın en kalabalık mezarı desek abartmış olmayız. Burada 8 binden fazla asker, 520 at, 150 süvari atı, 130 savaş arabası bulunuyor. Ya imparatoru sonraki yaşamda onu bekleyen yozlaşmış ruhlardan koruyordu ya da birçok arkeologa göre hakimiyetinin ölümden sonraki hayatta da devam edeceğine inandı. M.Ö. 246-208 yıllarına ait olduğu tahmin edilen mezarın koruyucuları, antik Çin hakkında bize kayda değer bilgiler veriyor. Pişmiş topraktan ordunun keşfi tamamıyla tesadüf. 1974’te, köylüler bir kuyu açma sırasında savaşta betimlenen binlerce pişmiş toprak askerin ve atın olduğu bir yeraltı sahnesiyle karşılaşırlar. Yıllar içinde bu alan müthiş bir ün kazanmasına rağmen birçok sıra dışı özelliği de gizli kalır. Mesela iki askerin yüzünün birbirine benzememesi gibi…
Kahire,
Keops Piramidi
“Nasıl inşa edildi ve neden?” Belki de, bugün eski Mısır’ın kudretine ve başarılarına hayranlık uyandıran bir övgü olarak dimdik duran Mısır’daki Giza Piramitleri, bu soruyla en çok muhattap olan yapıların arasındadır. Antik dünyanın son kalan harikaları, yaklaşık 4 bin yıl boyunca, olağanüstü şekil, kusursuz geometri ve baş döndüren boyutlarıyla her yanına yaklaşana bu soruyu sordurdu. Yüzlerce araştırma bu sorulara kısmi cevaplar verirken kesin olan bu yapıların, firavunların emirleri üzerine masif mezarlar olarak, on binlerce işçiden oluşan ekipler tarafından inşa edildiği. Mısır’ın en büyüğü ve Giza’daki en eski piramit olan Keops Piramidi, aslında Firavun Khufu anısına inşa edilmiş bir anıt mezar. Khufu’nun Büyük Piramidi, M.Ö. 2570 yılında tamamlandığında 146 metre yüksekliğe ulaşılmıştı. İnşa edildiği yıllardan yaklaşık 4 bin yıl sonraya kadar, dünyanın en yüksek yapısı rekorunu kimselere kaptırmadı. Yüzyıllar ve hava koşulları yüksekliğinin dokuz metre azalmasına neden oldu. Piramidin içinde görülecek çok şey yok ancak klostrofobik değilseniz bu yapıya tırmanma deneyimi unutulmaz. İhtişamı ve gizemiyle, Khufu’nun Büyük Piramidi antik dünyanın yedi harikasının en eski ve tek ayakta duran yapısı.
Agra
Taj Mahal
Anıt mezarlardan bahsedip heybetli bir aşk anıtı olan Taj Mahal’e değinmemek olmaz. Dünyanın en ünlü ikonlarından olan, Yamuna Nehri kıyısındaki Taj Mahal, olabildiğince heybetli, beyaz mermer bir mozole. 1632-1654 yılları arasında, yapımı 22 yıl süren bu Unesco Dünya Mirası eserini, Babür Hükümdarı Şah Cihan genç yaşta ölen karısı Mümtaz Mahal için yaptırmış. Belki de aşk için inşa edilmiş en abartılı eserlerden biri olan ve imparatorluğun o dönemdeki başkenti olan Agra kentinde inşa edilen Taj Mahal, sabahın ilk ışıkları altında değerli taşlarıyla göz kamaştırırken her metrekaresinde romantizm ve cesaret hikayeleri barındırır. Anıt mezarın en çarpıcı özelliği, mezarın üzerindeki, zarifliğin simgesi, 35 metrelik mermer kubbe. Şah Cihan’ın yaşamının son günlerinde büyük oğlu tarafından hapsedildiği ve ölünceye dek penceresinden Taj Mahal’i seyrettiği odanın bulunduğu Agra Kalesi de görmeye değer.
Milas
Gümüşkesen Mezar Anıtı
Milas Ovası’na hakim, Hıdırlık Tepesi’nin eteğindeki Gümüşlük Mahallesi’nin ortasında, çocukların oynadığı bir parkın içinde, böylesine çarpıcı bir mezar anıta rastlamak gerçekten şaşırtıcı. Antik çağlardaki dünyanın yedi harikasından biri olan Halikarnas (Bodrum) Mausoleum’u örnek alınarak yapılmış ve adeta onun bir minyatürünü andıran Gümüşkesen Mezar Anıtı, Milas şehrinin antik nekropolünün en gösterişli yerine konumlandırılmış. Roma hakimiyetinin olduğu M.S. 2. yüzyılın ortalarına ait anıtın, kente büyük hizmette bulunmuş bir şahıs, veya önemli bir devlet yöneticisine ait olduğu tahmin ediliyor. Muhteşem bir taş işçiliğine sahip anıt mezarın yapımında kullanılan mermerlerin tamamı, Sandras Dağı’ndaki ocaklardan çıkartılan gri damarlı mermerden oluşuyor. Anıttaki en etkileyici iki mimari unsur, dikdörtgen mezar odası ve bu odanın üzerini kaplayan, sütunların taşıdığı, piramit gibi gittikçe daralan çatısı. Çatısı, o dönemdeki mermer işçiliğinin ne denli gelişmiş olduğunun bir göstergesi olan kabartmalar, bitkisel ve geometrik motiflerle süslenmiş. Günümüze kalmamış olsa da, anıtın tepesinde büyük bir heykelin bulunduğu, içinde de mezar sahibine ve ailesine ait heykellerin de yer aldığı tahmin ediliyor.