Folk Müziğin İkonik İsmi: Souad Massi

Magreb’in Tracy Chapman’ı olarak anılan ve Cezayir’den uluslararası arenaya çıkan müziklerin Raï ile sınırlı olmadığını ispatlayarak, folk müzikten aldığı ilhamla ve gitarıyla çağdaş dünya müziğinde bir yıldız gibi yükselen Souad Massi, CRR sahnesinde İstanbullu hayranlarıyla buluşuyor. 10 Mart’ta gerçekleşecek konserde Massi, yeni albümü Oumniya’dan (My Wish) şarkılar seslendirecek.
Folk ve pop melodileri harmanladığı 6. albümü Oumniya’da köklerinden ve Cezayir’in geleneksel müziği châabi tınılarından uzaklaşmayan Massi, ülkesinin içinden geçtiği süreçten, politik meselelerden, sevgiden, özgürlükten beslenerek şarkılarını hazırladı. Çoğu Arapça olan ve Massi tarafından yazılan 13 şarkıdan oluşan albümünde Fransızca iki şarkı da seslendiren Massi, akustik gitar, keman, darbuka gibi enstrümanların yanı sıra Cezayir’in geleneksel Kabyle ve châabi müziği çalgısı mandole’u da kullandı. Olympia’dan Casino de Paris’e kadar en prestijli sahnelerde konserler veren Massi, 2006 yılında daha önce de aday gösterildiği Victoire de la Musique Ödülünü kazandı.
Avrupa’nın yanı sıra Avustralya ve Yeni Zelanda’da da konserler veren sanatçı ile İstanbul konseri öncesinde konuştuk.
Sahneye çıktığınız ilk anı, ilk konserinizi anımsıyor musunuz? Nasıl hissetmiştiniz?
Elbette hatırlıyorum! Cezayir’deydi. İnanılmaz bir sahne korkum vardı. Ama aynı zamanda çok heyecanlı ve mutluydum. Sonrasında her şey çok güzel ilerledi ve benim için harika bir anı oldu.
Sahnede olmanın en güzel yanı ne?
Sahnede olmak benim için saf keyif demek. Müzisyen arkadaşlarımla birlikte olmayı ve hislerimi dinleyicilerimle paylaşmayı seviyorum.
Müzisyen olarak kariyerinizdeki dönüm noktaları nelerdi?
İlk olarak Fransa’ya gelmem benim sanat yaşamım açısından büyük bir adımdı. Sonrasında sözleşme imzalayarak Universal Music sanatçısı olmam ve ilk albümümü yayınlamam… Devamında birkaç ödül kazandım ve Paul Weller, Gabriel Yared, Marc Lavoine, Quincy Jones gibi yetenekli sanatçılarla yolum kesişti. Serkan Çağrı ile de birlikte çalışmaktan keyif aldım.
Çok kültürlü bir aileden gelmeniz sizin müziğinizi nasıl etkiledi?
Çok kültürlü olmak bana daha fazla özgürlük tanıyor. Bir müzik türünden diğerine rahatlıkla gidebiliyorum.
“Magreb’in Tracy Chapman”ı olarak anılıyorsunuz, Joan Baez ile karşılaştırılıyorsunuz. Müzik idolleriniz arasında kimler var?
Bu muhteşem sanatçılara benzetilmek benim için büyük bir onur. Leonard Cohen, Marvin Gaye, Stevie Wonder, Kenny Rogers gibi isimlere çok hayranım.
Peki, Türk melodileri? Türk müziğine aşina mısınız?
Çocukluğumdan beri Türk müziğine, İbrahim Tatlıses gibi seslere aşinayım. Müzik geleneğiniz benim çok hoşuma gidiyor ve hayatımın bir parçası.
Türkiye ve Türkiye’deki dinleyicilerle ilgili izlenimleriniz neler?
Türkiye, benim en çok takip edildiğim ülkelerden biri… Türk halkı ve Türkiye zevkleri, duyarlılığı ve müzik kültürü anlamında beni çok etkiliyor.
İstanbul konserinizle ilgili ne hissediyorsunuz? Bize repertuvarınızla ilgili biraz bilgi verir misiniz?
Türkiye’deki dinleyicilerimle bir kere daha buluşacağım ve onlara en yeni şarkılarımı söyleyeceğim için çok heyecanlıyım. Umarım benim söylemekten keyif aldığım kadar onlar da dinlemekten keyif alırlar. İstanbul’a gelmeyi her zaman iple çekiyorum.