İçinizdeki Ironman’i Keşfedin

İçinizdeki Ironman’i Keşfedin

Yüzme, bisiklet ve koşu… Bu üç spor dalının kombinasyonuyla oluşan triatlon, son dönemde ekstrem spor meraklılarının büyük ilgisini çekiyor.

Kişisel bir spor olarak öne çıkan triatlon, sporcunun erişebildiği gücü zorlayan, insanüstü bir çaba gerektiren ve değişik yaş gruplarına hitap eden farklı bir felsefe üzerine kurulu. Olimpik tarzda rekor denemelerinin yapılmadığı, hava ve zemin koşullarına göre derecelerin değişebildiği bir spor dalı olması, sporseverlerin triatlona yönelik merakını hızla artırıyor.

Her şey bir fikir ile başladı

2002 yılında Sydney Olimpiyat Oyunları’nda, olimpik spor olarak kabul edilen triatlonun olimpiyatlarda kabul gördüğü şekil; yüzme, bisiklet ve koşu disiplinlerinden oluşuyor. Peki, bu spor dalı nasıl ortaya çıktı? 1977’de ABD Deniz Kuvvetleri’nde subay olarak görev yapan John Collins, Hawaii Adaları’nın en büyüğü olan Honolulu’da ayrı zamanlarda düzenlenen 3 bin 800 metrelik yüzme maratonu, ada çevresinde 180 km’lik bisiklet yarışı ve 42 kilometrelik koşu maratonunu tek bir spor çerçevesinde yapma fikrini ortaya attı. Bu üç sporun aynı anda yapılabilmesi fikri, çoğu kişiye ters ve zorlayıcı gelse de, Collins’in kendisi gibi maceraperest arkadaşlarıyla öne sürdüğü bu fikir, ‘Ironman’ yani Demiradam yarışması adı altında 15 sporcuyla hayata geçti. Bugün Avrupa’da futboldan sonra en fazla lisanslı sporcuya sahip olan spor dalının triatlon olduğunu hatırlatmakta da fayda var. Yıllar geçtikçe, katılımın artmasını sağlamak ve organizasyonları kolaylaştırmak amacıyla Ironman mesafelerinin daha makul seviyelere indirildiği gözlemleniyor. Uluslararası federasyonun kurulmasıyla birlikte ‘Ironman’ adı ise ‘üçlü spor’ anlamına gelen ‘triatlon’ olarak değiştirildi. Triatlon, Türkiye’de de oldukça popüler. Alanya, Erdek, Çeşme, Ahlat, Eğirdir, Köyceğiz, Kütahya, Sinop ve Sapanca’da triatlon tutkunları önemli organizasyonlara katılıyor.

Süreye karşı yarışılıyor

Türkiye’deki ilk resmi triatlon denemesi, olimpik standartlarda (1.5 km yüzme, 40 km bisiklet ve 10 km koşu) resmi hakemlerin nezaretinde 1988’de Eskişehir’de, Nihat Aydın tarafından 2 saat, 59 dakika ve 43 saniye ile başarıyla tamamlandı. 1994 yılı sonunda triatlon sporu, Türkiye Bisiklet Federasyonu’na bağlandı. 2001 yılında ise Türkiye Triatlon Federasyonu, Türkiye Bisiklet Federasyonu’ndan ayrılarak kuruldu. Türkiye Triatlon Federasyonu bünyesinde ise Kızkalesi, Marmaris, Eğirdir, Çamyuva, Urla ve İstanbul’da yarışmalar düzenleniyor. ENKA Spor Kulübü, Ege Üniversitesi ve Türkiye Denizcilik İşletmeleri de bu konuda farklı organizasyonlara imza atıyor. Atletizmin branşları olan dekatlon, pentatlon ve hepatlon sporlarında puanlama, triatlonda ise süreye karşı yarışma esas alınıyor. Bir diğer fark da triatlonnun bu sporların aksine, çıkıştan bitime kadar süren bir spor olması… Triatlonun Olimpiyat Oyunları’nda kabul gördüğü branşlar sırasıyla; yüzme, bisiklet ve koşu olarak özetleniyor. Triatlon sporu, organize edildiği yerin özelliklerine uygun olarak değişiklik gösterebiliyor. Yüzme, bisiklet ve koşunun arka arkaya yapıldığı olimpik spor branşı triatlonda, sprint (kısa) mesafe ve olimpik mesafe olmak üzere iki değişik mesafe yer alıyor. Sprint-kısa versiyonda yüzme 750 metre, bisiklet 20 km ve koşu ise 5 km. Olimpik versiyonda yüzme 1.500 metre, bisiklet 40 km ve koşu da 10 km. Ironman versiyonunda ise yüzme 3.800 metre, bisiklet 180 km ve koşu ise 42 kilometre 195 metre.

Kurallar nasıl belirleniyor?

Yarışmacılar yüzme parkurunu tamamladıktan sonra bisiklet etabına devam etmek üzere bisiklet parkuruna geçiyor. Değişim alanı denilen, bisiklet ve malzemelerinin bulunduğu yerde kısa bir sürede hazırlanılıyor ve bisikletle yarışa devam ediliyor. Yüzme parkurunu tamamlayan yarışmacılar, bisikletleri ile önceden belirlenmiş parkuru, herhangi bir yardım almadan tamamlıyor. Sporcular, yarışma öncesinde organizasyon komitesi tarafından belirlenen değişim bölgesindeki kendi numaralarının olduğu yere bisikletlerini koyuyor. Yüzme parkurunu tamamlayan yarışmacılar, değişim bölgesine gelerek kasklarını takıyor, ayakkabılarını giyiyor ve bisikletlerini alarak değişim bölgesinden çıkıyor. Değişim bölgesine yarışmacılardan ve görevli insanlardan (hakemlerden) başkasının girmesi ise yasak. Bir yarışmacı, önündeki diğer bir yarışmacıyı en az 10 metre yakından takip edebiliyor. Bisiklet etabını tamamlayan triatletler, bisikletlerini değişim bölgesine, aldıkları yere koyuyor. Burada koşu ayakkabılarını alan yarışmacılar koşu parkurunu bitirmek üzere değişim bölgesini terk ediyor. Bitiş hattı belirgin bir şekilde hazırlanıyor ve yarışmacılar bu hattı geçerek yarışı tamamlıyor. Koşu parkurunun bitimi, aynı zamanda triatlonun da bitişi anlamına geliyor. Sonrasında toplam dereceler hesaplanıyor ve ona göre bir sıralama yapılıyor.