KARADENİZ’İN ÇAĞRISI: YAYLALAR

Karadeniz’de, ‘gökte bulut varsa yağmur zaten yağıyordur, bulut yoksa yağacaktır’ derler. ‘Dumanlı’ bir Doğu Karadeniz sabahı… Sis, yağmur bu topraklara yakışıyor.

En güzel sohbetler yağmurda kahvelere sığınıldığında yapılıyor. Çamlıhemşin’deki çayocağında konu, başkalarının Lazlar’ı nasıl gördüğü. Kahve sakinleri, Lazlar’ın kafasının 12’den sonra çalışmadığı tezine karşı çıkıp şöyle diyorlar: “Lazlar’ın kafası 12’ye kadar süper çalışır da, 12’den sonra rölantiye geçip, normal insanlar seviyesine düşer.”

Fıkralarını yaşıyorlar
Lazlar, biraz dik başlı, kendileriyle dalga geçebilen, atmaca avcılığına ve silaha tutkun bir halk. Yaşamları yeterince mizah dolu. Fıkralarını gerçekten yaşıyorlar. Laz fıkraları anlatmayı da dinlemeyi de pek sevmiyorlar. Kahvedekilerin fotoğrafını çekerken, yoldan geçen biri takılıyor: “Yan dönün, Laz olduğunuz belli olsun!” Ertesi günün hava durumu konuşuluyor, biri başlıyor konu ile ilgili bir olayı anlatmaya:

“Pazar günü açık havada düğünü olan bir genç, meteoroloji müdürü dostuna telefon açmış:
– Halil Bey, cuma günü hava nasildur?
– Yağmurlidur.
-Peki ya cumartesi?
-Gene yağmurlidur.
-Yapma ya, ya pazar günü?
-Pazar günü de aynidur.
Genç, son bir umutla bir ricada bulunmuş
-Pazar günü için bir şey yapamaz miyuz?”

Yemyeşil, sık ormanlarla dolu, sisli dağlar, çay tarlalarında çalışanlar, fındık toplayanlar, sessiz tersaneler, iskelelere çekilmiş takalar, yükünü yüklenmiş kadınlar, dağları delen geçitler… Doğa, keyfine düşkün burada, bazen sis yolu kapatıyor, bazen sınırsız ufuklar açıyor. Yollar bazen geçit vermiyor, bazen en olmadık patikadan evine ulaştırıyor. Coğrafyanın eğittiği ender rastlanan bir kimlik, Karadeniz insanı; becerikli, çözüm üretebilen, dirençli, gururlu…

Karadeniz’in vahşi vadisi: Fırtına
Karadeniz dağlarının en yüksek bölümü olan Kaçkarlar’ın, kuzey eteklerinde, Fırtına Deresi ve kollarının (Durak, Hemşin, Hala, Palovit, Elevit ve Tunca dereleri) meydana getirdiği Hemşin Havzası, doğası, mimarisi ve kültürüyle, bölgenin, hatta Türkiye’nin en vahşi ve el değmemiş alanlarından biri. Fırtına Vadisi ormanları, dünyada korumada öncelikli yüz alandan biri. Fırtına ve Palovit vadileri, içerdikleri doğal yaşlı ormanlarla, hem bölgenin, hem de ülkenin en bozulmamış birkaç orman ekosistemi arasında yer alıyor. Palovit Vadisi kendine özgü endemik bitki çeşitliliğinin yanısıra barındırdığı hayvan türleriyle de doğa koruma açısından büyük önem taşıyor.

Fırtına Vadisi boyunca yer alan şimşir ormanları, Türkiye’nin yağmur ormanları olarak tanımlanıyor. Palovit Vadisi bölgedeki en önemli bal merkezi; Gürgen ağaçlarına yapılan bal evleri ile kara kovan balı üretiliyor. Osmanlı döneminde Hemşin bölgesi vergisini bal mumu ile ödermiş. Gito Yaylası Rize Hemşin ilçesindeki Hemşinliler’in rağbet ettiği bir yayla, Trevit (Trovit) Yaylası tamamen kesme taşlardan yapılan evlerden oluşuyor.

Bir yaşam kültürü; yaylalar
Bir pazar günü… Karadeniz insanı, ya 0- 10 ya da 1.000- 2.500 rakım arasında bir yerlerde yani ya denizde ya da yayladadır. Günün birinde Karadenizliler, her şeyden vazgeçseler de, yaylalarından vazgeçmeyeceklerdir. Zaten yüzyıllardır, daracık patikalardan, taşlı yollardan, hayvanlarıyla, binlerce metre yukarılara tırmandılar durdular. Kaçkarlar’ın eteklerinde, ormanların derinliklerinde, şelalerin aktığı dumanlı dağların yamaçlarında, kışa hazırlık için kendi yağ ve peynirlerini yaptılar. Hazirandan eylüle, yayla evlerinde, kuşaklar boyu yaşadılar. Eskiden geleneksel yayla yollarından, katırlarla, ineklerle yayla göçü yapılırdı. Şimdi artık kamyonlar var. Eskiden bütün evler taş ya da koyu renkli kestane ağacındandı, şimdi beton var. Eskiden bütün aile biraradaydı, şimdi uzakta olan gençler var. Bunlara rağmen, her şeyden uzakta, bulutların üzerinde korunmuş yaylalar da var.

Sal-Pokut, Çamlıhemşin’in Şinçiva Köyü’nün tepelerinde, akıllar durdurucu iki yayla. Ulaşınca gerçek anlamda bulutların üzerinde olduğunuzu hissediyorsunuz. Pokut benzersiz bir coğrafyaya yerleşmiş ama Sal’daki yaşam da içine çekiyor insanı. İstanbul’da gemicilikten emekli, Çamlıhemşinli Vedat Bey, 13 yaşından beri buraya geliyor. “Nerede olursam olayım, kalbim hep bu yaylada kaldı. Hemşinliler de öyle, aydın gurbetçiler olarak yaşadılar, farklı birçok kültürle tanıştılar ama 40 yıl geçse, yine yaylalarına döndüler.” diyor.

Gurbetten miras pastacılık
Çamlıhemşin’in tepelerinde, 19. yüzyılın sonlarına doğru, Hemşinliler’in Rusya’da kazandıkları büyük paralarla yaptırdıkları, vadiye hakim, görkemli konaklar var. Arabayla biraz tırmanmak biraz da yürümek gerekiyor. Hemşinliler’in yaşam biçimi göçebelik. Ortak özellikleri; fırıncılık ve hamur işlerindeki ustalıkları… Zanaatı Rusya’da öğrenmişler. Bolşevik İhtilali’nden sonra da, artık hiçbir değeri kalmayan manatlarını bırakıp, memlekete dönmüşler. Bu kez de ülke içinde gurbetçiliğe başlamışlar. Bugün, çoğu büyük kentte, ya ünlü pastanelerin sahipleridirler ya da buralarda usta…

Genç kızların güneş duası
Sal Yaylası’nda bir grup genç okey oynuyor. ‘Ebebubrik’ yapmışlar; süpürgeyi kadın gibi giydirip, kapı kapı dolaşıp topladıkları yağ, şeker ve undan helva yapmışlar. Sonra süpürgeyi yakmışlar, helva parçalarını da havaya fırlatıp ‘yağmuru götür, güneşi getir’ diye hep beraber bağırmışlar. Geri kalanını da yemişler. Güneşe hasret yaylada geleneksellik azalsa da, gençler hala tulum dinlemekten vazgeçmiyor, türküler tutturup yayla kültürünü yaşatıyorlar: Yayla çimeni benden/ Gülüm doymadım senden/ Yer yağmurdan doyarsa/ Ben de doyarım senden.

KAÇIRMAYIN
Çamlıhemşin’e 6 km mesafedeki Fırtına Pansiyon, Fırtına Deresi kenarında bir cennet köşesi. Selçuk ve Rukiye Güney kardeşler, yıllar sonra döndükleri Hemşin’deki tek katlı, eski köy ilkokulunu onarmış ve geniş derslikleri, sade ve sevimli bir tarzda döşemişler.

KONAKLAMA
Kaçkar zirvesinin tam karşısında, 2 bin metredeki Kito Yaylası’ndaki (Gito) Koçira, ideal bir dağ pansiyonu. Dekorasyonundan yemeklerine, alabildiğine samimi mekanın sahibi rehber, yetenekli aşçı Serhan Pırpır ile yaylanın sessizliği dağılıyor, geceleri pansiyonda slayt gösterileri yapılıyor, saz, gitar çalınıp türkü söyleniyor. Horon da cabası…

FOTOĞRAF NOKTASI
Çamlıhemşin’e 15 km mesafede, Fırtına Deresi’nin batı yamaçlarında, sarp bir kaya kütlesi üzerindeki Zil Kale (14.-15.yy) görkemiyle etkileyici.

LEZZET NOKTASI
Pokut Yaylası’ndaki kadın eli değmiş Plato’da Mola’nın, kendi yaptıkları kaymak, tereyağı, peynir ve reçelleri, pilitada (kuzine) pişen ekmek ve poğaçaları, Zeyne Hanım’ın nefis muhlamasını, el açması otlu börekleri, cevizli baklavayı, tereyağlı kurabiyelerini tadın.