Sadelik İçinde Geçen Büyük Hayatlar

Sadelik İçinde Geçen Büyük Hayatlar

Baltar (Şule Yayınları, 2018) Şule Köklü’nün ilk romanı. İlk romanlar genellikle içe dönük, bireysel ve otobiyografik olur. Baltar için aynı şeyi söylemek zor. Bütünüyle dışa dönük, hareket ve olay odaklı bir roman Baltar. Şule Köklü üçüncü tekil şahıs anlatımına diyalog, iç konuşma ve tasvirlerle canlılık katıyor.

Baltar, kangal bir köpeğin çevresinde anlatılan birçok olaydan oluşuyor. Çoban’ın öksüzlüğü, Hanım Ana’nın bilgeliği, Çoban’la Nilüfer’in aşkları, Şahin’in güngörmüşlüğü ve hayatı, Devir, Suna, Karabaş ve Yağız isimli kangal köpekler… Merkezde ise diğer bir kangal köpek Baltar var. Aslında romanın başkahramanı Çoban’dır. Fakat bir çoban, neredeyse can yoldaşı denilebilecek köpeğinden ayrı düşünülemez. Baltar, bu şekilde sahneye çıkar. Bir nevi insanların duygu ve düşüncelerine tercüman olur. Fakat bir kangal köpeği, sadece insanların duygu ve düşünceleri üzerinden değil bizatihi kendisi olarak da hikaye kahramanı olabilir. Çünkü vefalı, saygılı, güçlü ve duygulu bir cinstir o. Bu yüzden romanın iki ana kahramanı vardır, biri Çoban’ken diğeri Baltar’dır denilebilir.

Şule Köklü yayla hayatını ve köylüleri yapmacıksız ve abartısız anlatmayı başarıyor. Onun romanını okurken, “Bu tipler, romancının hayallerinde yaşar ancak, gerçek hayatta bunlara rastlamak mümkün değildir.” diye düşünmüyoruz. İnandırıcı, gerçekçi bir anlatımı var Köklü’nün. Bu yönüyle aslında Baltar Anadolu yaylaları, köyleri nasıl anlatılmalıdır sorusuna da bir nevi cevap niteliğindedir. Yayla hayatı aslında onda olmayan özellikleri ona yükleyerek anlatılmadığında daha renkli, zengin ve merak uyandırıcıdır. Anadolu hayatının bu yönünü Köklü, çok iyi yakalamış. Ve sade bir dille aktarmayı başarmış. Belki ilk romanı olması nedeniyle teknik bazı zayıflıklar bulunabilir romanda. Baltar’ın bu teknik zayıflıklara rağmen iyi bir roman olmasıysa, ayrı bir başarıdır.

Mesela Çoban’ı dağ başında bulup, sıkıştırmaya çalışanlar arasındaki “Ölü Suratlı”, çok iyi betimlenmiş. Öyle ki okuyucu bu betimlemeden, onun ne kadar kötü ve şirret olduğunu hemen anlıyor. Köklü, bu karaktere uyguladığı tasviri, diğer karakterlere uygulamıyor. Romanın sonunda her ne kadar okuyucunun gözünde Çoban, Şahin, Nilüfer, Hanım Ana canlansa da, silik bir fotoğraf olarak kalıyorlar. Benzer bir eksikliği, daha doğrusu flu kalışı, olayların geçtiği mekanlar açısından da söyleyebiliriz.

Baltar’ın diğer bir zayıf yönüyse; çevresinde roman kurgusunun oluşturulduğu, fazlasıyla trajik ve dramatik olayların yeterince işlenmemiş olmasıdır. Romanda kötülüğün suya sabuna dokunulmadan anlatılması, bir nevi geçiştirilmesi, daha doğrusu üzerine fazla gidilmemesi de var ki, bu da romanı zayıf gösteren yönlerden biridir.

Başarısız bir roman demek istemiyorum Baltar için. O, bu zayıflıklarına rağmen sağlam bir roman. Kendini okutan, okurken okuyucunun çok farklı duygular yaşadığı hatta bitmemiş, bunun devamı da olmalı diye merak uyandırmayı başaran bir ilk roman.

Yazarın Kitaplığı
– İlhan Berk, Şiirin Çizdiği, Yapı Kredi Yayınları
– Meliha Öz, Nekro Porta, Şule Yayınları
– Ahmet Yesevi, Dîvân-ı Hikmet, Ketebe Yayınevi
– Joseph Roth, Eyup, Can Yayınları