Sadelikten Gelen Modernizm

Sadelikten Gelen Modernizm

İstanbul’da Şişli’ye bağlı Halil Rıfat Paşa semtinde kendine özel bir yaşam alanı kuran Funda Kavdır, Kav Ceramic atölyesi çatısı altında çini ve seramik detaylarının iç içe geçtiği yaşayan objeler tasarlıyor.

Kav, aslında ağaçta yetişen yabani bir mantar türü… Çıra gibi yanıcı ve yakıcı bir özelliğe sahip. Bu nedenle ateşi de güçlendirmeye yarıyor. Dedesinin soyadından gelen Kav’ı, çalıştığı malzeme gruplarıyla özdeşleştirerek sade, minimal ve Japon kültüründen izler taşıyan dekoratif ev aksesuarları tasarlayan Kavdır, her ürününün fonksiyonel bir şekilde kullanılmasını ve doğru sahiplerini bularak ölümsüzleşmesini arzu ediyor.

Farklı stil ve denemelerle ilerliyor

Perpa’nın yakınlarında, yemyeşil ağaçlar ve 4 katlı binaların eşlik ettiği sokaklardan geçerken içimize dolan huzur, Funda Kavdır’ın atölyesine geldiğimizde daha da arttı. Bizi demlenmiş sıcacık taze çay ile karşılayan Kavdır ile hemen o anda samimi bir söyleyişe başladık. Lisede grafik tasarım eğitimi alan Kavdır, 9 Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Çini Ana Sanat Dalı Restorasyon ve Konservasyon Bölümü’nden mezun oldu. Kavdır; seramik ve çini alanlarına yönelik ilgisinin nasıl başladığını ise şöyle anlatıyor: “Üniversiteye gireceğim dönemde, kaybolan meslekler kategorisinde yer alan bu sanat dalının tanıtımı yapılıyordu. Bundan çok etkilenerek tercihlerim arasına bu bölümü de ekledim ve kazandım. 1’inci sınıfın sonunda hocam Atilla Cengiz Kılıç’ın atölyesinde staj yaptım. Bu staj döneminin ardından kendisiyle çalışmaya devam ettim. Seramik ve çamurun yaratım alanına çok daha fazla müsaade ettiğini gözlemledim. 2’nci sınıfın yazında İznik Çini’nin kurucusu Mehmet Gürsoy’un yanında staj yapacakken, Mehmet Tüzüm Kızılcan’ın atölyesinde birlikte çalışacağı öğrenciler aradığını duydum. Kendisiyle tanışmaya gittim. Hocamın da desteğiyle Mehmet Gürsoy’un stajını ileri bir tarihe aldık. Onu dinledim ve 2004’ten 2010’a kadar birlikte büyük bir uyumla çalıştık. Bu atölyede çalışmak benim için adeta ikinci bir okul gibiydi. Farklı stil ve denemelerde bulunarak çalışmak inanılmaz bir deneyimdi.”

Yeni projeler yolda

Seramik ve çini sanatını aynı potada eriterek yol alan Funda Kavdır, üniversite döneminde çok kapsamlı bir eğitim aldıklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Çini dekorlama tekniklerinin ötesine geçen farklı eğitimlerle yoğrulduk. Çömlek işleri, milet işleri, torna dersleri, kalıp yapımı, alçı modelleme, Çini kimyası gibi farklı alanlarda dersler aldık. Özellikle çini kimyası, kendi sırlarınızı üretmenize olanak sağlayan bir bilgi alanı.” Tez sürecinde Süleymaniye Camisi mihrap çinileri konusuna odaklanan Kavdır, 2009’da İstanbul’a geldi. Çini desenleri üzerinde oynamalar yaparak nasıl aslına uygun bir halde kurgulanabileceğine yönelik kapsamlı bir çalışma gerçekleştiren Kavdır, tezini başarıyla tamamladı.

2012’de 5 ay Kapadokya’da yaşayan Kavdır, “İzmir’de Entelköy Efeköy’e karşı filmi için bir heykel çalışmasına başlamıştım. Kapadokya Avanos’ta Mehmet Tüzüm Kızılcan Hocamın başka bir öğrencisinin atölyesini kiraladım ve bu heykel çalışmalarına odaklandım.” diyor. 2013’te tekrar İstanbul’a dönen ve kendi tasarımlarını hayata geçirmek için fırın ve torna satın alan Kavdır, kısa süreliğine bir reklam ajansında çalıştı. Bu sürecin ardından bu kez Ürgüp’te Hakan-Yadigar Seçer’in Atölyesi’nde 6 ay çini çalışmalarına yönelen Kavdır, tekrar İstanbul’a döndü; seramik ve çini dışında kısa film çekmek gibi farklı üretim biçimlerine yöneldi. Şu an aklındaki proje ise bir senaryo dahilinde seramikleri hareketlendirerek hayata geçirecek stop motion bir çalışma. 2020 sonrasında ise neslin sürdürülebilirliğini yansıtan seramik odaklı form ve heykellerden oluşan bir sergi açmayı planlıyor.

Desenleri modernize ediyor

Kav Ceramic markasını ise Ocak 2019’da kuran Funda Kavdır, hem atölyesinde çalışıyor hem de Masterpiece bünyesinde haftada 3 gün seramik dersleri veriyor. Kendi atölyesinde de seramik atölyeleri düzenleyen Kavdır, “Kav Ceramic son derece butik bir atölye. Ev araç gereçlerinde ve mimari alanda fark oluşturabilecet objeler tasarlayarak ilerliyorum. Aklımda tekstil sektörüne yönelik farklı bir ürün geliştirmek de var. Seramik ve çininin iç içe geçtiği tasarımlara odaklanıyorum. Kırmızı çamur üzerine beyaz astar, onun da üzerine çini dekoru yapıyorum. İşçilik, zanaat ve hikâyeleştirme, bu alanda son derece önemli. Normalde çinin kendi prensibi, alan doldurma üzerinedir. Boşluk kalmayacak kadar alan doldurmaktan bahsediyorum. Orantılı boşluk ve doluluklar… Hep bir simetri ve devam eden desenler görürsünüz. Ben, biraz o desenleri ayıklamaya ve sadeleşmeye odaklandım. Tasarımları sadeleştirerek modernize ediyorum. Malzemelerim ise standart; kırmızı ve beyaz çamur. Süslemede ise desenleri modernize ederek yorumladığım, çini tekniklerine yöneliyorum. Gündelik ürünlere estetik bir dokunuş katarken daha çok torna ağırlıklı çalışıyorum. Kahve fincanı, çaydanlık, tabak, tütsülük, vazo gibi ev tekstili odaklı ürünlere yöneldim.” diyor.

*Fotoğraf Sanatçısı: Mesude BÜLBÜL