Tanburlarıyla Dünyaya Açıldı

Tanburlarıyla Dünyaya Açıldı

İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Çalgı Yapım Bölümü’nden 2001 yılında mezun olan Elif Kızılhan, Türkiye’nin önemli kadın luthierlerinden biri…

Üniversite son sınıf öğrencisiyken tanbur yapımının usta isimlerinden Sacit Gürel ile tanıştıktan sonra bu alanda uzmanlaşmaya karar veren Kızılhan, İstanbul İdealtepe’deki atölyesinde kendine özel bir dünya kurmuş. Biz de bu dünyanın parçası olduk ve Kızılhan’ın zanaat macerasını sayfalarımıza taşıdık.

Usta-çırak ilişkisi son derece önemli

İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Çalgı Yapım Bölümü’nde tanbur alanında uzmanlaşan Elif Kızılhan, “Her senenin ilk dönemi farklı bir enstrüman yapımına yöneldim. Bu doğrultuda klasik kemençe, bağlama, gitar ve kanun yapımına odaklandım. Her yılın ikinci dönemi ise uzmanlık alanım olan tanbur yapımına ağırlık verdim.” diyor. Mezun olduktan sonra ud yapım ustası Faruk Türünz’ün yanında çalışan Elif Kızılhan, kendi atölyesine geçiş süreci hakkında şu bilgileri veriyor: “2005 yılına kadar farklı ustalarla çalıştım. 2005’te bir arkadaşımla kendi atölyemizde tanbur yapımına başladık. 2007’de atölyelerimizi ayırdık ve kendi atölyelerimizle yola devam ettik. Bu alanda uzmanlaşabilmenin püf noktası, deneyim kazanabileceğiniz bir isimle usta-çırak ilişkisi içerisinde olabilmeniz. Bu süreci bizzat deneyimleyen isimlerden biriyim. İyi ki hayatımda böyle önemli kesişmeler meydana geldi ve iyi ki bu mesleğin parçası oldum. Atölyem, nefes alabildiğim yer.”

Tanburlarını, ona gerçekten kıymet veren müzisyenlere emanet edebildiğinde büyük bir mutluluk yaşadığını ifade eden Kızılhan; “Bana hem sosyal medya hesaplarımdan hem de hoca, öğrenci ve ustalardan oluşan ağımız sayesinde ulaşıyorlar. Karşılarında kadın bir tanbur ustası gördüklerinde şaşıran pek çok kişiyle karşılaştım. Kadın luthier, Avrupa’da ve dünyada çok fazla var. Türkiye’deki algı ise genelde ustaların erkek olması yönünde.” yorumunda bulunuyor.

Sesi, birçok parametre oluşturuyor

Tanbur yapımında malzeme seçiminin önemine de değinen Elif Kızılhan, “Malzeme tek başına seçilmiyor. Tekne, sap ve kapak için ayrı ayrı malzemeler seçiliyor. Ama ortak nokta, ağacın kuru olması… Ağaç, yaşayan bir malzeme. Damar yapılarının düzgün olması son derece önemli. Örneğin, sap ağacını seçerken düzgün damarlı bir sap ağacı, enstrümanın istemediğimiz şekilde hareket etmesini engeller. Tekne ağacında ise renk vs. gibi görsel özelliğe sahip ağaçlar tercih edilir. Maun kullanacaksam ağacın koyu olmasını tercih ederim. Kelebek ağacında karar kılarsam, seçimimi hareli kelebek ağacından yana kullanırım. Hepsinde belli püf noktalar var. Kapak ağacı seçerken her ustanın belli kriterleri bulunuyor. Ceviz ya da maun gibi daha önce deneyimlediğim ve iyi ses aldığım malzemeleri kullanırım. Her enstrümanın bir dengesi var bu dengeyi oluşturabilmek çok önemli. Enstrümana bir bütün olarak bakabilmek şart. Çünkü sesi birçok parametre oluşturuyor.” diyor.

Ayda ortalama 2 ya da 3 tanbur yapabilen Kızılhan, eşiği doğru yere konumlandırmak, perdelerin ayarları, enstrümanı düzgünce akortlamak ve tellerin konumlandırılmasına büyük önem veriyor. Tüm bu unsurların sese etki eden faktörler olduğunu dile getiren Kızılhan, “Örneğin eşik yanlış yerde duruyorsa hiçbir perdenin yeri doğru olmaz ve tanbur tınlamaz. En pahalı kapağı taksanız da dengesi yerinde olmaz.” açıklamasında bulunuyor.

Yeni nesil sebat etmiyor

Kızılhan, tanbur yapım sürecini ise şöyle özetliyor: “Tanbur, ana hatlarıyla 3 parçadan oluşuyor. Tekne, sap ve kapak. Önce 19 ya da 21 dilimli bir tekne oluşturuluyor. Teknenin içerisinde dilimlerin yapıştığı takozlar bulunuyor. Takozlardan büyük olana sap için bir kırlangıç yuvası açılıyor. Sapın her şeyini dışarıda hazırlıyorum; deliklerini, eşik yerlerini, kenar oluğunu, sap yuvarlamasını ve kaba halde tesviyesini… Ardından sap ve tekneyi belli bir açıda monte ediyorum. Bir sonraki adım ise uygun gördüğünüz kapağı, tekne ağzına yapıştırmanız. Bu süreci tesviye ve perde işlemleri takip ediyor. Ardından cila sürecine geçiliyor. En kritik kısım ise enstrümanın tellenmesi. Yaklaşık 62 perdeyi bağlayıp telleri takıyoruz. Bu süreci ayar dediğimiz reglaj aşaması takip ediyor.”

Yeni neslin sebat etmeyi bilmediğini belirten Kızılhan, “Biz öğrenciyken hemen usta olma telaşında değildik. Ustamızı uzun uzun gözlemler, ondan her detayı öğrenebilmek isterdik. Tabii ki hırslı ve heyecanlıydık ama beklemeyi de biliyorduk. Ustam, iki ay aynı işi yapacaksın dediğinde onu dinlerdim. Ama yeni nesil böyle değil. Bu belki de çok hızlı bir dünyada yaşıyor olmamızdan kaynaklanıyor. Her şeyi doğru yapmış olsanız da çok iyi bir enstrüman yapamayabilirsiniz. Bu işte önemli olan deneyim biriktirebilmek.” diyor.

*Fotoğraf Sanatçısı: Mesude BÜLBÜL