TÜRK TİYATROSUNUN ‘YENİLMEZ’ SAVAŞÇISI

TÜRK TİYATROSUNUN ‘YENİLMEZ’ SAVAŞÇISI

Türk tiyatrosunda milli ve geleneksel değerleri öne çıkaran eserleriyle tanıdığımız ünlü oyuncu Ahmet Yenilmez, aynı zamanda gerçek bir savaşçı.

Sağlığını kaybetmesine rağmen mücadelesinden vazgeçmeyen Yenilmez, son iki yılda ülkeyi bir uçtan bir uca dolaşarak ‘Mehmet Akif Ersoy’ ve onun temsil ettiği ruhu anlattı binlerce izleyiciye.

Televizyon ekranlarında başarılı karakterlere hayat veren ve bugünlerde TRT Türk’te yaptığı programla dikkat çeken alan Ahmet Yenilmez ile Türk tiyatrosu ve sanatını konuştuk.

Mehmet Akif’le yolculuğunuz çok keyifli ama bir o kadar da zorlu oldu. Bize bu yolculuktan bahsedebilir misiniz?
Hayalimde Mehmet Akif’i oynamak vardı. Uğur Uzunlar çok güzel bir oyun yazdı. Edirne’den Hakkâri’ye biz bu oyunları oynadık. Oyunumuzun sahnelenmesi 200’ü buldu. Sağlığımızı yitirdik ama vazgeçmedik.

Sanatınızı ortaya koyarken sizi zorlayan durumlarla karşılaştığınızı düşünüyorum. Kolay yollar varken zor olanı seçmenizin nedeni neydi?
Anadolu coğrafyasında, kardeş kanının ilk düştüğü topraklarda yaşıyoruz. Bu topraklarda sanat yapmanın da elbet bir bedeli olacaktır. Bu bedeli kimi zaman taşıyamıyorsunuz, kimi zaman tökezliyorsunuz, tutunacak bir dal arıyorsunuz ama bir şekilde devam ediyorsunuz. Tüm mücadeleme rağmen yine de ben heveslerini tam olarak yaşayamamış bir insanım. Yakın zamanda geçirdiğim rahatsızlıkta da bedenimin ne kadar yıprandığını gördüm. Karnımdaki 58 cm’lik dikiş bir buçuk yıl dikilemedi açık yara ile gezdim. Ancak böyle bir tercihiniz varsa bedeli ağır oluyor ama kimseye de hesap vermiyorsunuz.

Geleneksel Türk sanatları sizce hak ettiği değeri görüyor mu?
Dünyaya ilham kaynağı olan, sanat adına ilk yapıtların bulunduğu bu coğrafyada bizim geçmişe dayanan sanat dallarımızda bir reddi miras yaşandı. Görsel sanatların anası tiyatrodur, müziktir. Bizim bu iki alanda da yapılanmamızı Almanlar yapmıştır. Müzik mekteplerinde 1978 e kadar Türk Halk Müziği bölümü yoktu. Ülkemizdeki şu anda sayısı 27’yi bulan konservatuvarların hiçbirisinde geleneksel Türk Tiyatrosu bölümümüz yok.

Canlandırdığınız karakterlerden sizi en çok etkileyeni hangisiydi?
Allah’a hamdolsun inanmadığım hiçbir işin içinde olmadım. Hepsinden zevk aldım, hepsi benim sanat hayatıma renk kattı. Ama Ekmek Teknesi’ndeki Celal rolü hiçbir oyuncuya nasip olmayacak bir roldü. Her oyuncunun da kolay kolay altından kalkacağı bir rol değildi.

Mehmet Akif’le arasında nasıl benzerlikler kuruyorsunuz?
Mehmet Akif’le aynı gün doğmuşuz mesela sonradan farkettim (20 Aralık). Fotoğraflara baktığımda da kendimi ona benzetiyorum. Artık onunla bir karma yaşıyor haline geldim. Deli Yürek’ten sonra Kurtlar Vadisi’nden teklif geldi, kabul etmedim, çünkü üzerime yapışacaktı. Allah’tan araya Ekmek Teknesi girdi. Bunu biraz da kendin ayarlayacaksın. Mesleği sadece televizyon ekranından ibaret görürsen o akıntıya kendini kaptırırsın. Ben öyle görmedim. Benim asıl mesleğim tiyatro.

Uzun zamandır dizi sektöründe sizi görmememizin nedeni neydi?
Sektöre hâkim olduğunu düşündüğüm bir kast sistemi var. Bu sisteme entegre olamadığım için mevcut yapılan işlerin içinde beni oynatmayacaklarının farkındaydım. Ben de zaten kendi işlerime yönelmiştim.

Kendinizi hangi ekolün temsilcisi olarak ifade edersiniz?
Ben kendimi geleneksel tarzın devamı olarak görüyorum. Gayretimiz de geleneksel tiyatro tarzıyla çağdaş tarzı birleştirmek üzerine kurulu. Tuncel Kurtiz de bunu amaçlayan bir büyüğümüzdü.