Üç bin yıllık denizci halkın yurdu: FOÇA

Odysseus, uzun ve çileli bir deniz yolculuğundadır. Büyülü sesleriyle denizcileri cezbeden, kadın başlı kuş bedenli Sirenler hakkında, büyücü Kirke, onu uyarmıştır. Buradan geçen denizciler, kayalıklarda yaşayan Sirenler’in seslerine kapılmaktan kendilerini alamaz, bu tehlikeli kayalıklara doğru sürüklenirler. Bunu bilen Odysseus, tayfalarının kulaklarını balmumuyla tıkattırır, kendisini geminin direğine bağlatır ve onlardan ağzını tıkamalarını ister. Böylece Sirenler’in sesini sadece kendisi duyacak, sonsuza dek bu körfezde kalmak için tayfalarına emir vermek isteyecek, ancak ağzı tıkalı olduğu için bunu başaramayacaktır. Sirenler’in sesleri rüzgara ve dalgalara karışırken, Odysseus’un gemisi buradan geçip gider…
Tam tadında bir balıkçı kasabası
Homeros, “Odyssey” destanında, Odysseus’un rotası üzerindeki Foça’nın Siren Kayalıkları’nı ve efsanesini böyle anlatıyor. Üç bin yıldır denizci olan Foça halkının yaşamının, iddiasız ve doğal bir akışı var. Kış, halkı tanımak ve gerçek bir balıkçı kasabası görmek için en iyi zaman. Balıkçılar hep çalışır, balığa çıkamazlarsa da ağlarını tamir ederler. Günlerden Salı ise sokaklar bomboştur. Herkes arka sokaklarda kurulan pazardadır. Foça’ya gelen bir Fransız, çok düşünmeden burayı Marsilya’ya benzetebilir. Yanılmaz da çünkü Foçalılar’ın ataları Phokaialılar’ın kurdukları koloniler arasında en ünlüsü Marsilya’dır. Hatta Marsilya kentinin eski liman girişinde şöyle yazar: “Oturduğunuz bu şehir, M.Ö. 600 yılında Phokaia’dan gelen denizciler tarafından kurulmuş ve uygarlıkları buradan yayılmıştır.”
Kara taşa bas, Foça’da kal
Foça’nın meydanındaki horoz heykeli dikkatinizi çekecektir. Denizcilikleriyle ünlü Phokaialılar, kadırgalarının baş tarafına, diriliğin ve erken uyanışın sembolü olarak, kutsal saydıkları horozu koyarlarmış. Fransızlar’ın ulusal sembolü olan Gal Horozu’nun da, Foçalılar’ın ataları tarafından Fransa kıyılarına getirildiğine inanılıyor. Yazın Foça’ya akın eden tatilciler, bu horoz heykelinin ne anlama geldiği üzerinde pek durmasalar da çoğu halk arasındaki yaygın bir söylentiyi bilir. Karataş efsanesidir bu… Buna göre, kim Foça’da, nerede olduğu belli olmayan bu kara taşa basarsa, yolu nereye doğru olursa olsun, artık Foça’da kalmaya karar vermiş demektir.
Koyu ve lezzetli
Foça yakınlarındaki Kozbeyli Köyü’nde, tarihi Şakir’in Kahvesi’ne girerseniz, kapının hemen sağında, bir dibek bulunur. Dibek kahvesinin uzun bir hazırlığı var. Köyün gençlerinden biri var gücüyle kahve tanelerini dibekte dövüyor, sonra da elekten geçiriyor. 15 dakika sonra, sapsız fincanda gelen, hayatınızda tadıp tadabileceğiniz en koyu kahveyi içeceksiniz. Aynı zamanda da en lezzetlisini… Caminin önünden geçip, mübadelede Rumlar’ın terkettiği evlerin olduğu Rum Mahallesi’ni gezin.
Koyları cazibesi
İzmir’e 65 km mesafedeki Foça, bir zamanlar Karşıyakalılar’ın sayfiyesiydi. Sonra burayı Fransızlar keşfetti ve Türkiye’nin ilk tatil köyü Club Mediterranee’yi burada kurdular. Küçük balıkçı kasabası o günden sonra daha hareketlendi. Foça, hiçbir zaman bir Çeşme ya da Bodrum olmadı ve belki de bu sayede güzel koyları pek fazla betonlaşmayla tanışmadı. Küçük Deniz gibi pitoresk limanları, renkli balıkçı tekneleri, ağlarını onaran balıkçıları, Ege’nin en iyi balıklarını yiyebileceğiniz restoranları, deniz kenarındaki otel ve pansiyonları, burayı civar kentler için çok popüler bir haftasonu rotası haline getirdi. Denizi biraz soğuk olsa da, daha kuzeydeki Mersinaki olarak adlandırılan sıra sıra koyları keyifli. 20 km boyunca devam eden bu koyların manzarası, Foça’nın en güzel cazibelerinden biri. Bu arada yolun solundaki tesislere rağmen, bakir koylar da yakalayacaksınız. Yolun sonundaki Yeni Foça’da da restore edilmiş eski Rum evleri ve iyi balık lokantaları var.
Ege’de Pers rüzgarı
Eski Phokaia’dan geriye kalan pek fazla bir şey yok. Foça’ya varmadan 7 km önce, anayolun sağında, bugün Taş Ev olarak adlandırılan, Pers etkisiyle yapılmış bir mezar anıtı var. Kesin tarihi belirlenememişse de mezarın Pers egemenliği döneminde yörede bulunan bir komutan veya Satrap (Vali) adına M.Ö. 546 yılının ikinci yarısında yapıldığı kabul ediliyor. Sardes Savaşı’nın hemen ardından Pers Kralı Kyros tarafından yaptırılan, İran’daki benzerlerinin prototipi olarak inşa edildiği düşünülen yapıyı Batı Anadolu sanatçıları Pers uygarlığının etkisiyle farklı bir yorumla inşa etmişler. Kayaya oyulmuş mezarın üst bölümü kübik bir biçimde basamaklar halinde yukarı doğru küçülerek uzuyor ve alt kısmının ön yüzünde İonia ve Lydia sanatına ait süslemeli bir Sahte Kapı bulunuyor. Artı şeklinde işaret kazınmış olan bu bölüm, gerçek dünya ile ölülerin dünyasına geçişi simgeliyor. Kapı üzerindeki detaylar İran’da Kyros’un mezarında ve iki Ateş Tapınağı’nda da görülüyor. Kyros’un bu mezardan 10 veya 20 yıl sonra kendi mezarını bu Taş Ev’in etkisinde kalarak yaptırdığı tahmin ediliyor. Ayrıca, Şeytan Hamamı denilen ve antik çağda kayalara oyularak yapılmış bir aile mezarı, bu mezarların yakınında ise bir Osmanlı köprüsü var.
Dar sokakları arşınlamak
Foça’nın girişinde, M.Ö. 340’a ait küçük bir tiyatro, M.Ö. 600’den kalma, zamanında 5 km uzunluğunda olan surlar ve kentin görkemli kapısı bulunuyor. Foça’nın içinde, bir Roma villasına ait olan çok iyi korunmuş taban mozaiklerinin bir kısmı hâlâ yerinde görülebilir. Kışın üzeri kapalı olsa da, yazın Turizm Ofisi bunları görmek isteyenlere yardımcı oluyor. Her ne kadar Foça’nın içindeki en eski kalıntı, Cenevizliler tarafından 13. yüzyılda eski surları güçlendirerek inşa ettikleri ve Osmanlılar’ın onardıkları ve kayıkhane olarak kullandıkları kale ise de, asıl keyifli olan kaldırım taşlarıyla döşenmiş dar sokaklarda sıralanan Rum balıkçıların küçük evlerinin ve Osmanlı zenginlerinin konaklarının yanından geçerek yürüyüş yapmak. 15. yüzyıldan kalma Fatih Camii ve aynı sokakta bulunan iki hamam görülmeye değer. Yaz mevsiminin olmazsa olmazları arasında Siren Kayalıkları’nı da içeren günlük tekne turları var.
Fokların yurdu
M.Ö. 1000 yıllarında Batı Anadolu’da kurulan 12 İon şehrinden biri Phokaia. Foça’nın bu eski isminin, Yunanca fok anlamına gelmesinden ya da buraya yakın adacıkların fok balığına benzemesinden kaynaklandığına inanılıyor. M.Ö. 5. yüzyıl boyunca Phokaialılar denizcilikleriyle ünlüydüler. Büyük gövdeli yük gemileri yerine, son derece hızlı 50 kürekli tekneleri vardı. Bu kadırgalar, beş yüz yolcu ya da eşit ağırlıkta değerli mal taşırlardı. Phokaialılar, Pers saldırısına karşı gelemeyince, teslim olmak yerine, halkı ve kıymetli eşyaları gemilere bindirerek bu bölgeyi terkettiler. Birçok koloni kurdular ancak en ünlüsü Marsilya oldu. Foça’nın adını aldığı fokların sayısı, dünyada sadece 350- 400 kadar. Akdeniz foklarıysa (monachus monachus) Yunanistan, Türkiye ve Kuzeybatı Afrika’da görülüyorlar. Bunların bir kısmı, Foça civarında, Siren Kayalıkları’ndaki beşi su üzerinde biri su altındaki mağaralarda yaşıyorlar. Buralarda yavruluyor, güneşleniyor ve dinleniyorlar. Akdeniz foklarının neslinin tükenmesinin en büyük nedeni, insanların oldukları ortamlarda yaşamayı sevmemeleri ve yaşam alanlarının her geçen gün daha fazla tahrib edilmesi. Bu yüzden, sakinliği seven fokların yaşadığı Siren Kayalıkları’nın yakınından geçmek, buralarda yüzmek ve üç mil yakınına kadar olan bölgede avlanmak yasak. Foça, 1991’de Akdeniz foklarının korunması için Ulusal Fok Komitesi tarafından “Pilot Bölge” olarak seçildi. Bu proje, 31 ülkeden çevrecilerin katıldığı, 15. Henry Ford Avrupa Çevre Koruma Ödülleri Yarışması’nda Avrupa birincisi oldu. Ulusal Fok Komitesi toplantılarına hem bilim adamları hem de Foçalı balıkçılar katıldılar. Komite kararlarından biri, bu bölgede sadece küçük balıkçılığa izin verilmesiydi. Çevre Bakanlığı, Dünya Doğa Vakfı (WWF) Foça Yerel Fok Komitesi, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği, Balıkçılar Derneği, gönüllüler ve Belediye, fokların yaşamasına uygun bir ortam yaratılması için birlikte çalışıyor.
ULAŞIM Foça’nın İzmir- Çanakkale yolu üzerinde iki girişi var. Kuzeydeki girişi Aliağa- Yeni Foça üzerinden. Diğer güneydeki girişinden 10 km sonra, Bağarası’ndan itibaren Foça’ya doğru yol üzerinde etkileyici panoramik görüntüler var.
AKTİVİTE Siren Kayalıkları’na tekneyle gidin.