Yeryüzünün En Güzel Bahçeleri

Yeryüzünün En Güzel Bahçeleri

Doğa çağırınca, sesine karşı koyamıyorsanız, yeşil gezegenin cevherleri listemiz sizi içine çekecektir. Çok uzaklara gitmeniz, maceracı olup dağa taşa vurmanız şart değil.

Kentlerin insanlarına yarattığı yeşil alanlar bile hem kültürü hem de insanıyla yakınlaşabilmek için kaydadeğer bir fırsat. Saray bahçesinden sürreel parka, geniş bir yelpazede dünyanın en güzel bahçelerinde gezindik. Bitki ve çiçek meraklısı, bahçıvan, botanikçi, çocuk ya da gezgin, hangisi olursanız olun, yeryüzünde nefes alınacak hâlâ birçok adres var.

Kew Kraliyet Botanik Bahçeleri, Londra

Bir botanik bahçede olmasını umduğunuz her şey burada: Ender bulunan bitkiler, seralar, tarih, çeşitlilik, açıklayıcı tabelalar, çevre düzenlemesi, ziyaretçiler için bitkilerle ilgili eğitim ve aktiviteler… Londra’nın merkezinden sadece yarım saatlik bir tren yolculuğu mesafesindeki Kew Kraliyet Botanik Bahçeleri’ni tam anlamıyla keşfetmek günler sürebilir. Bu harikalar diyarında, dünyanın en büyük Viktorya dönemi serası Temperate House’un da dahil olduğu kaçırılmaması gerekenler listesi oldukça kabarık. 200 metre uzunluğunda ve 18 metre yüksekliğinde, ağaç tepelerinden ilerleyen ve bahçenin yanı sıra kentin de manzarasını ortaya çıkaran  yürüyüş platformu, Kew arılarının hayatlarına bir pencere açan ve tüm duyularımıza hitap edebilen bir deneyim olan The Hive, 150 yaşından büyük ağaçların olduğu Bonsai House ve cam çatısının altında yağmur ormanları iklimini barındırarak ender görülen tropikal bitkilerin yetiştiği Palm House da kuşkusuz bunların arasında. İlk 1759 yılında Prenses Augusta tarafından tasarlanan bahçeler, farklı dönemlerde genişletildi. Kraliçe Charlotte’un kraliyet pikniği için yaptırdığı kulübe ve öğle yemeği için tasarlanan Orangery gerçekten büyüleyici.

Versailles Sarayı, Paris

Bugün UNESCO Dünya Mirası Alanı olarak korunan, dünyanın en güzel ve en büyük bahçelerinden biri, Paris’in baş döndürücü bir zenginlik ve ihtişam simgesi, ünlü Versailles Sarayı’nın kral ve kraliçelere layık yeşil alanlarıdır. 17. yüzyılda XIV. Louis’nin emriyle, Fransız peyzaj tasarımcısı André Le Nôtre’un yarattığı bahçeler, Fransız tarihinin en belirgin güç gösterilerinden ve turizmdeki en sağlam kozlarından biri olan Versaille Sarayı’nın görkemini perçinler. 8000 dönümlük alan 3000 dönüm ormanlık arazinin yanı sıra göz alabildiğine çim, çiçek bahçeleri, süs gölleri ve mitolojik ve klasik heykellerin olduğu çeşmelerle kaplıdır. Bahçeye paralel uzanan Büyük Kanal’da ise bir zamanlar kral gondoluyla tekne yolculuğu yaparmış.

Sanssouci Sarayı, Potsdam

Bu muhteşem görüntüye Prusya’nın Versaille’ı demek hiç de yanlış olmaz. II. Friedrich, Almanya’nın Potsdam kentindeki bu görkemli barok rüyasını aslında yazlık bir saray olarak inşa etmişti. ‘Sanssouci’ Fransızca’da ‘tasasız’ anlamına geliyor. Savaşmayı sevmese de bu konuda pek istikrar gösterememiş olan II. Friedrich’in sarayı, bahçeleri ve asma teraslarıyla hem şatafatlı hem de zarif. Roma imparatorlarının büstleri, dekoratif heykelleri, Çin Çayevi ve gezmeye doyamayacağınız yeşil alanlarıyla, burası gerçek anlamda bir görsel şölen. 300 yıl önce bir garnizon kenti olan Potsdam, büyük bir değişim geçirerek Avrupa’nın en muhteşem kraliyet şehirlerinden biri haline geldi. 5000 dönüm büyüklüğündeki parkları ile 1730-1916 dönemine ait 150 yapısının yanısıra peyzajın ve görkemin hakkını veren Potsdam’daki sarayın değer biçilemez bir bölümü de sanat galerisi.

Keukenhof, Lisse

“Avrupa Bahçesi” olarak da bilinen Hollanda’nın Lisse kentindeki Keukenhof Bahçesi, her yıl sadece mart ayından mayıs ayına kadar açık. Yani tam da bu bahçenin esas kahramanları olan laleler çiçek açtıklarında… Burası sadece dünyanın en güzel ve aynı zamanda en büyük bahçelerinden biri değil aynı zamanda leylak, nergis ve sümbülleriyle tam bir renk cümbüşü. Bahçe her yıl, ziyaretçilerinin karşısına yeni bir temayla çıkıyor ve bu tema birçok heykelin sergilendiği sanatsal işlerle daha anlamlı ve etkileyici hale getiriliyor. Bahçenin ortasında bulunan gölde tekneyle gezmek ise ayrı bir keyif.

Saihō-ji, Kyoto

Bir benzerine zor rastlanır. Kyoto’daki Saihō-ji, dünyanın çiçekleri ve yeşil alanlarıyla ünlü birçok bahçesinden farklı bir özelliğiyle öne çıkıyor. Burada, kitleler tarafından çok da sevilmeyen ve estetik bulunmayan yosunlar baş rolde. Japonya’da sonbaharda rengarenk yapraklı ağaçlarla dolu birçok cezbedici bahçe bulabilirsiniz ancak burası gibisine zor rastlarsınız. Yosun aslında sandığınız kadar da mütevazı değildir. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan bir alanı ve 1200 yıllık bir tapınağı adeta halı gibi kaplamış ve sarıp sarmalamış 120’den fazla yosun türü buradadır. Bu nedenle de bu tapınak, ‘koke-dera’ yani Yosun Tapınağı takma ismiyle de anılır. Kendinizi yeşilin tonlarına kaptırın, biraz odaklanırsanız, yeşil dokudaki incelikli değişimi, asırlar boyu doğa ile insan eliyle yapılan çevre düzenlemesinin uyumunu fark edeceksiniz. Tapınağın kutsal atmosferini koruyabilmek için ziyaretçilerin sayısı sınırlandırılıyor.

Table Mountain Milli Parkı, Cape Town

Dünyanın en büyük botanik bahçelerinden biri Güney Afrika’da… Cape Town’da Table Mountain Milli Parkı’nın (Masa Dağı) hemen yanında, dağın eteklerinde yer alan Kirstenbosch Ulusal Botanik Bahçesi, sadece kıskanılacak bir manzaralı fona sahip olmakla kalmaz, kadim zamanlardan bugüne ülkenin florasını koruduğu ve sergilediği için de haklı bir gurur taşır. 1300 dönümün üzerinde bir alana sahip olan bahçenin, yüzde 10’undan azı ekilmiş ve gerisi tamamıyla vahşi bırakılmış. Olağanüstü bir çeşitlilik var; en eski yaşayan tohum bitkileri olan, dinozorlar çağından da önce evrilmiş ilkel bitkilerden cycad’lar, canlı bitki fosilleri, endemik çiçekler ve bir sürü kendine özgü Güney Afrika bitkisi… Hızınızı alamazsanız, çevredeki yamaçlara doğru uzanın. Yürüyüş parkurları, ziyaretçileri ana bahçeden daha yabani alanlara yönlendirir. Bahçede ayrıca, aralarında Nelson Mandela’nın büstünün de olduğu Afrika’ya özgü bir taş heykel koleksiyonu da bulunuyor.

Gardens by the Bay, Singapur

Hem yeşil hem de fütüristik denince, kendinizi gerçek anlamda bir paradoksun içinde hissedebilirsiniz ancak Singapur’un Körfez Bahçeleri (Gardens by the Bay) tam da bunun gerçekleşmiş hali. Milyar dolarlık bu gerçeküstü tema parkı gerçekten de şapkanızı uçuruyor. Daha çok Güney Amerika, Güney Afrika ve Akdeniz gibi bölgelerde yetişen çiçek türlerinin sergilendiği Çiçek Kubbesi etkileyici. Daha da sürprizlerle dolu olan, içinde 35 metre yüksekliğindeki Bulut Dağı’nın yer aldığı ve dünyanın farklı coğrafyalarından bitki ve çiçeklerin bulunduğu Bulut Kubbesi. Akdeniz, Güney Amerika, Avustralya ve Güney Afrika bölgelerinden bitkilerin bulunduğu kubbenin farklı katlarında hava sıcaklığı 23-25 derecelerde tutuluyor. Skyways yürüyüş yolu ile 35 metreden dökülen dünyanın en uzun kapalı şelalesi de kaçırılmaz. Ulusal Orkide Bahçesi’ne ev sahipliği yapan tarihi Singapur Botanik Bahçeleri de hemen yakında.